DEĞİŞİME AYAK UYDURAMAMAK

KRİZ = DEĞİŞİME AYAK UYDURAMAMAK

Eski esnaflarımızın bir deyimi vardı “ticarette durağan olmak geri gitmektir” derlerdi. O zamanlar bu sözü; makinelerin yenilenmesi, vitrinlerin daha gösterişli bir hale getirilmesi, ürün çeşitliliğin arttırılması gibi öğütler olarak kullanılırlardı. Günümüz iş insanları ve esnafları bu sözü o günün şartları ile algıladılar ve hala bu şekilde hareket ederek durağanlıktan kurtulabileceklerini düşünüyorlar. Küresel rekabete malesef ayak uyduramıyoruz. Ticaretin şekli değişti. Biz esnaflar olarak piyasaların açılmasını bekliyoruz ama bu olmayacak. Çünkü piyasalar zaten açık. Ticarette bize en uygun modeli seçip hızlı bir şekilde uygulamazsak ürettiklerinizi hala mahallemizdeki veya ilçemizdeki hedef kitleyi düşünerek satmaya çalışırsak durumunuz düzelmeyecek. Henüz bir dünya markası oluşturamadık, elektronikte iyi değiliz, ihracaat rakamlarımız ithal ettiğimiz ürünlere bağımlı ve haliyle hiçbir zaman ithalatımızın üzerine çıkamıyor. Biz ise her şeyi devletten bekliyoruz. Devletimiz yerli paranın değerini koruma konusunda geçici bir çok önlem aldı ve bu önlemlerin süresini de sürekli uzatıyor fakat yeterli desteği sağlayamıyoruz.

Küçük düşünüyoruz ve ihracaata yönelmiyoruz. Üretmiyoruz ve ya hep geleneksel ürünleri klasik şekillerde üretiyoruz.

Artık ürettiğiniz sandalyeleri, kıyafetleri, mobilyaları, aksesuarları vs. etrafınızdaki insanlar mağazanızı gezip almıyorlar değil mi? Yani işler durgun ve piyasa kötü…

Aslında eskisinden de çok alıyorlar ama bir fark var. Komşunuz sizin ürettiğiniz ürünleri Çinden alıyor veya Amerikadan veya Hindistandan veya dünyanın bir başka yerinden alıyorlar. Yani küresel rekabete uyum sağlamayı başaran firmalardan satın almayı tercih ediyorlar.

Bu durumda satışlarınız düşük hedef kitleniz dar olduğu için siz üretimi arttırmıyor ve ürün çeşitliliğinden kaçınıyorsunuz. Emin olun değişime ayak uyduranlar için kriz diye bir şey yok.  Artık değişeme ayak uydurmak dükkanı büyütmek veya mağazanızı ışıklandırmak da değil. Dükkanınızı ve ürünlerinizi maximum kişiye ulaştırmayı hedeflemelisiniz. Ali expres’e üye olan bir Çin mağazasını ve ürünlerini hergün dünyadan onbinlerce kişi geziyor. Sizin hedefiniz ise hala mağazanıza günde on müşteri gelmesi mi?

Ürünlerinizi çeşitliliği arttırarak önce bölgenize sonra çevrenizdeki illere ve sonra ülkenize yaymalısınız. Bu durum ülkemizin ithalatını azaltacaktır. Sonraki süreçte ise Arap ülkeleri ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyadaki birçok ülkeye satış yaparak ihracaatımızı da arttırabilirsiniz. Bu süreçte her aşamada ülkemizin desteklerini yanınızda göreceksiniz. Hibelerle, teşviklerle, işlemlerinizi hızlandırarak ve birçok farklı yolla her zaman size destek olacaktır. Yeter ki bir katma değer yaratın. Eğer hedefiniz bu olursa çevrenizdeki herkesin sizinle birlikte sizin yanınızda ve sizi ayakta tutmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Küresel rekabete ayak uydurun biz de elimizden geldiğince size tecrübelerimizi aktarmaya çalışacağız.